Seninle geçmişte birkaç kez misak ettik. Lâkin miskal miskal sözden dönmelerinle benim fark edemeyeceğimi düşünerek bana yeniden yönelmelerin oluyor. Misal istersen biner biner gösteririm ki buna hacet olmadığını en iyi sen bilirsin. Hayatımı çetrefilli minvallere bölüp bölüp daraltıyorsun ve bu yetmezmiş gibi onlarca dert eğirtiyorsun. Benimle uğraşıyorlar, anlıyor musun? Benimle çok uğraşıyorlar. İnsanlar, hayvanlar, taşlar, kum tanecikleri bile uğraşıyor benimle. Toprağa patır patır yağan yağmur damlaları da öyle.
Henüz 16 yaşında tutturdum deri ceket diye hatırlıyor musun... Arkadaşımın deri ceketini de hatırlıyor musun? Hatırlıyorsun, biliyorum. Yağmurlu bir gündü. Hem de nasıl bir yağmurdu. Önümüze boylu boyunca uzanan yolda omuz omuza iki arkadaş yürüyorduk. Islanıyorduk. Daha doğrusu arkadaşım ıslanıyordu. Benim kalın, sıcak ve su geçirmeyen bir montum vardı. Onun ise ince bir deri ceketi vardı. Ceket arkadaşımın üzerinde, benimse kalbimdeydi. Yağmuru, ıslanmayı, hastalanmayı aklımızdan geçirmiyorduk. Henüz 16 yaşındaydım ve kalbimde bir deri ceket vardı, göklerden yere yağmur dökülüyordu. Yağmurla beraber dünya yıkanıyordu. Tutturdum yine deri ceket diye. Arkadaşımdan ceketi bana vermesini ve montumu giymesini istedim.
Salak salak konuşma sıcacık montu çıkarıp bu ince şeyi mi giyeceksin?
Kalbimdeydi deri ceket: "Evet, aynen öyle yapacağız. Hadi! Çıkar şunu." der demez üzerimdeki montu çıkarıp kucağına attım. İstemsiz, deri ceketini çıkarırken benim içimde bir yerde bayramlar kutlanıyordu. Ceketi giydiğimde hafif ve güçlü hissettim. Mutluydum. Zıplamalar, şakalaşmalar, itişme-kakışmalar ve yağmur. Henüz 16 yaşındaydım ve kalbimde bir deri ceket vardı, göklerden yere yağmur dökülüyordu. Yağmurla beraber dünya yıkanıyordu. Sonra ne olduysa sen çıktın karşıma. O yağmurda. Nereden geliyordun, nereye gidiyordun, bilmiyorum; fakat tam da karşımda durmuş üzerimdeki deri cekete bakıyordun. Hatırladın mı? Hatırlamadın mı? Arkadaşımın üzerinden yırtarcasına çekip aldığın montumu yerlere çalıp çamura batırdığını nasıl hatırlamazsın? Peki bendeki deri ceketi nasıl paçavraya çevirdiğini? Henüz 16 yaşındaydım ve kalbimde bir deri ceket vardı, göklerden yere yağmur dökülüyordu. Yağmurla beraber dünya kirleniyordu.
Anladın mı şimdi yağmur damlalarının bile benimle uğraştığını? Seninle ilgili, senden gelen her şey; ama her şey benimle çok uğraşıyor.
Oysa ben, benim bir deri ceketim olacaktı ve ben mutlu olacaktım, bu kadar; çok zor değildi.
Yorumlar
Yorum Gönder